İzzet Çapa kimdir?Zor bir soru. Benim 53 yıldır cevabını veremediğim bir soru. İzzet Çapa, meteoroloji gibi bir adam. Her an değişebiliyor. Bazen yağmurlu bazen soğuk. Ama içinde hep bir güneş var. Adamın ruhu ay gibi. Aya baktığında gece olduğunda siyah tarafını görürsün bir taraftan beyaz tarafını görürsün. İzzet Çapa’da böyle bir adam. 45 yaşımdan sonra çok değiştim. Bu anlattığım 45 yaşından sonraki dönemim. Kötü anlamda değil ama her haltı yedikten sonra 45’imden sonra Mehmet Gürel’le yolum kesiştikten sonra biraz tasavvufa dönen biri oldum. Tasavvuftan kastettiğim, bu okumacıların, üflemecilerin ki gibi değil. Tasavvuf felsefesine dönen bir adam oldum. Ama çok kırgınlıklarım var. Bu kitap bunu anlatıyor. Tüm bunlara rağmen eğlendim.Kırgınlıklarınıza rağmen eğlenebiliyorsunuz…Eğlenebildim. Hala da eğlenebiliyorum. Hayatla makara yapabiliyorum. 2016 yılının 1 Nisan şakasıyla başlayan, ‘Beni İzzet Çapa vurdurttu’ diyen bir adamın, hemen arkasından yılların Cahide’si buldozerle yıkılıyor. Ve batıyorsun. Yeni bir yer açıyorsun. İsmi Gemi, Gemi’ye bir şilep çarpıyor, ilk gecesinde. Bu kitapta var. Bu gizli bir olaydı. Belli bir süre içerisinde Arabesk’i kapatıp, yıkıyorlar. Ondan bir öncesinde, muhasebecinin benim bütün paralarımı alıp dolandırıyor. O gün Mehmet’in bir lafı var, “Senin sağlık problemin olabilirdi. Bu parayı sağlık için kullanabilirdik. Lütfen bırak gitsin” dedi. Kurtulması sıfır bir hasta. Bitkisel bir hayattan çıktı İzzet Çapa. Bütün bu olaylar bir buçuk senede oldu. O dönem telefonum hiç çalmadı. O dönemden önce telefonum bir saniye bile susmazdı. Ağlayana kovarım ama ben ağlıyordum. Kolay bir süreç değildi. Çok şükür, yontula yontula hiçliğie doğru ulaşıyorsun.Bu kitabı yazarken, tecrübelerinizden, yalnızlıklarınızdan ve düşüp kalkmalarınızdan mı yola çıktınız?Ben bir yazar değilim. Ben sadece yazanım. Yazar olarak kendimi tanımlamıyorum ama bir yazara sorulmaması gereken, kitabın içeriğidir. Neden dersen? Kendisini açıklaması, onun başarısız olduğunu gösterir. Ama bu kitapta; aşklarım, evliliğim, daha sonraki birlikteliklerim var. Asla kimseyi suçlayan bir cümle yok. Hep cezalandırılan, suçlanan kişi benim. Abimle kavgalarım var. Ben hala abimi suçluyorum ama kitap bunun üstüne kurulu değil. Kendi hayat hikayem var. Bu kitap için araştırma yaptığımda aile kökenim farklı yerlere uzandığını gördüm. Aman Adanalı türküsünün büyük dayımı yazıldığını gördüm. Annemin, Abdülhamit ile bağlantısını gördüm. 50 yaşında bunları öğrendim. Kendimi eğitiyorum. Güzel bir serüven oldu. Helalliklerimi aldım. Ben zor beğenen bir adamım ama beğendim. Satar mı? Onu bilemem. Bir gece kulübünü sorarsanız, onu bilirim. İş yapar mı yapmaz mı diye. Eğleniyorum ama eğlenceye gözyaşı, aşk da dahil. Dönüp baktığımda bu yaşadıklarım kitap olmuş. En azından, ben öldükten sonrada herhalde birileri bu kitabı okur.Mekân işi demişken, İstanbul’la kazandırdığınız birçok mekân var. Zaman içinde başka şehirlerde bu mekânları kazandıracak mısınız?Yok. Biz MC Donalds değiliz. Mekânlar duvarlardan ibaret değil. Ruhları olması lazım. Yaşayan elementler. O yaşanmışlığı ve duyguyu verebilmesi için bizlerden birinin olması lazım. Bunun nerden biliyorum? Ankara’da, Çeşme’de, Bodrum’da mekân açtım. Hepsinin sonu hüsran oldu. Çünkü mekân seni istiyor. İstanbul dışı çok zor.İzzet Çapa, âşıkken de bu denli yazabilir mi?Güzel bir soru. İyi bir şeyleri yazan bir kişinin, şizofrenik bir yapısı olması lazım. Şizofren düşünceleri olmayan biri iyi şeyler yazamaz. O gerçek aşkı yaşamamıştır. Ben yaşadım. Ama biraz kurgulayacaksınız. Hayallerinizle, acılarınızla, duygularınızla destekleyeceksiniz. Mutluyken, bu iş ortaya çıkmayabilir. Keşke ben mutlu olsam da bir şeyler ortaya çıkmasa.Yazmazsanız nasıl duygularınızı anlatırdınız?Hiç öyle bir derdim yok. Bunların hepsini ben tamamladım. Kitap, bugün akşamüstü çıkacak. Benden başka herkes heyecanlı. Kitabı çıkan bir arkadaşım, ‘Kitabını raflarda gör. O zaman ben senin heyecanını göreceğim’ dedi. ‘İnşallah’ dedi. Kitabımı basılı olarak gördüğümde kalbim bir ufak heyecanlandı. Yaşıyorsunuz, geçiyorsunuz. Büyüyünce sizde geçeceksiniz. Büyümek yaşla alakalı değil. Ben yazarlığın hazzını yaşamak için değil. Bu anıların ağırlığından kurtulmak için yazdım.Son olarak eklemek istediğiniz bir konu var mı?Hiçbir şey yok. Ben buyum. Yarın geldiğinde daha sinirli olabilirim, daha yumuşak ol
Ayaküstü Sohbet
Yayınlanma: 28 Aralık 2018 - 21:13
Güncelleme: 12 Mart 2019 - 00:25
Ayaküstü Sohbetler'de İzzet Çapa İle sımsıcak bir sohbet
Ben buyum. "Yarın geldiğinde daha sinirli olabilirim, daha yumuşak olabilirim" diyen içten, bizden biri İzzet Çapa. Yaşadığı her olaydan kendine dersler çıkaran, sıfırdan başlamaktan hiç korkmayan, yine yeniden deyip başarıya koşan bir adam. Çocukluğu, gençliği, aşkları, anıları, ticaret hayatı, medya maceraları, ailesinin hakikaten akıllara seza acayip hikayesi... Çapa hepsini "En çok ben eğlendim" kitabında kaleme aldı.
Ayaküstü Sohbet
28 Aralık 2018 - 21:13
Güncelleme: 12 Mart 2019 - 00:25
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir