Nokta Kadar Derin ,
Öldürülen hiçbir kadını unutmadık gerek sırada gerek salonda gerek siyasi alanlarda katledilen ve yaşayan kadınların hakları için mücadele edeceğiz. Mücadelemiz nokta kadar derin bir mesele. Bizim asıl mesajımız, ortak ses oluşturup el ele verebilirsek birçok problemi çözebileceğimiz yönünde. Öldürülenlerin sesine ses vermek bizim insanlık görevimiz. Şiddeti, kadın kimliğiyle örtüştüren, kadını metalaştıran zihniyetle mücadele etmek ise insanlığın görevi. Mesele cinsiyet ayrımı gözetmeksizin her tür şiddete karşı çıkabilmekte. Katil zanlılarını besleyen eril zihniyetin sapkınlıkları daha ilköğretim kitaplarındaki ötekileştirerek kullandıkları cinsiyetçi dilde kendini var ediyor. Ataerki, toplumun kadına rol biçmesi, kadını metalaştırması, şiddeti bir güç unsuru olarak görmesi ve de kadının üzerinde uygulaması, yasaların adil bir şekilde işleyiş mekanizmasına sahip olmadığını gösterir. Şiddete çözüm için toplumsal bir dönüşümü mümkün kılan İstanbul Sözleşmesi 6284 sayılı kanun günümüzde uygulanmıyor ve ısrarla kaldırılmak isteniyor. Birileri şiddete dur demek yerine şiddeti besleyerek politika yapıyor. Artık yeter! İstanbul Sözleşmesi tamamen yeterli olmasa da biliyoruz ki önleyici birçok yönü var. Peki İstanbul Sözleşmesi ne anlama gelir ve 6284 sayılı kanun neden kaldırılmaya çalışılıyor? İstanbul Sözleşmesi, şiddetin en baştan önlendiği bir toplum yaratmak, kadınlara ve çocuklara karşı yöneltilen şiddet ve saldırı durumlarında, onları korumak, bir zarar meydana geldiyse cezalandırma süreci yürütmek ve kadınları güçlendirecek politikalar inşa etmek için devlete sorumluluklar veren sözleşme. Sözleşme, şiddet unsurunun, eşitsizlikten kaynaklandığını dile getiriyor. Şiddeti toplumsal bir sorun olarak gören sözleşme, çözüm için toplumsal bir dönüşümü mümkün kılıyor.
"Toplum ne der?" "Tepki alır mıyım?"
"Sen kadınsın/erkeksin..." (cinsiyetçi söylem)
Kim bu toplum? Toplum, bizlerin bir araya gelmesiyle oluşur, toplumun konuşmaktan çekindiği gerçekleri sorgulamaya ne dersiniz? Denemeliyiz, her şey sorgulamakla başlıyor. Her türlü şiddete cinsiyet ayrımı gözetmeksizin karşı çıkıyoruz ve sonuna kadar erk zihniyetle mücadele edeceğiz!
Videomuzda kaybettigimiz kadınlarımızı temsilen Pınar Gültekin,Ipek Er,Fatma Şengül,Fatma Altinmakas ,Zeynep Senpinar'i canlandırmaya çalıştık. Başka Fatmalar ,Zeynepler,Pınarlar ölmesin diye ....
Öldürülen hiçbir kadını unutmadık gerek sırada gerek salonda gerek siyasi alanlarda katledilen ve yaşayan kadınların hakları için mücadele edeceğiz. Mücadelemiz nokta kadar derin bir mesele. Bizim asıl mesajımız, ortak ses oluşturup el ele verebilirsek birçok problemi çözebileceğimiz yönünde. Öldürülenlerin sesine ses vermek bizim insanlık görevimiz. Şiddeti, kadın kimliğiyle örtüştüren, kadını metalaştıran zihniyetle mücadele etmek ise insanlığın görevi. Mesele cinsiyet ayrımı gözetmeksizin her tür şiddete karşı çıkabilmekte. Katil zanlılarını besleyen eril zihniyetin sapkınlıkları daha ilköğretim kitaplarındaki ötekileştirerek kullandıkları cinsiyetçi dilde kendini var ediyor. Ataerki, toplumun kadına rol biçmesi, kadını metalaştırması, şiddeti bir güç unsuru olarak görmesi ve de kadının üzerinde uygulaması, yasaların adil bir şekilde işleyiş mekanizmasına sahip olmadığını gösterir. Şiddete çözüm için toplumsal bir dönüşümü mümkün kılan İstanbul Sözleşmesi 6284 sayılı kanun günümüzde uygulanmıyor ve ısrarla kaldırılmak isteniyor. Birileri şiddete dur demek yerine şiddeti besleyerek politika yapıyor. Artık yeter! İstanbul Sözleşmesi tamamen yeterli olmasa da biliyoruz ki önleyici birçok yönü var. Peki İstanbul Sözleşmesi ne anlama gelir ve 6284 sayılı kanun neden kaldırılmaya çalışılıyor? İstanbul Sözleşmesi, şiddetin en baştan önlendiği bir toplum yaratmak, kadınlara ve çocuklara karşı yöneltilen şiddet ve saldırı durumlarında, onları korumak, bir zarar meydana geldiyse cezalandırma süreci yürütmek ve kadınları güçlendirecek politikalar inşa etmek için devlete sorumluluklar veren sözleşme. Sözleşme, şiddet unsurunun, eşitsizlikten kaynaklandığını dile getiriyor. Şiddeti toplumsal bir sorun olarak gören sözleşme, çözüm için toplumsal bir dönüşümü mümkün kılıyor.
"Toplum ne der?" "Tepki alır mıyım?"
"Sen kadınsın/erkeksin..." (cinsiyetçi söylem)
Kim bu toplum? Toplum, bizlerin bir araya gelmesiyle oluşur, toplumun konuşmaktan çekindiği gerçekleri sorgulamaya ne dersiniz? Denemeliyiz, her şey sorgulamakla başlıyor. Her türlü şiddete cinsiyet ayrımı gözetmeksizin karşı çıkıyoruz ve sonuna kadar erk zihniyetle mücadele edeceğiz!
Videomuzda kaybettigimiz kadınlarımızı temsilen Pınar Gültekin,Ipek Er,Fatma Şengül,Fatma Altinmakas ,Zeynep Senpinar'i canlandırmaya çalıştık. Başka Fatmalar ,Zeynepler,Pınarlar ölmesin diye ....
![](https://www.e-gazetem.com/images/WhatsApp%20Image%202020-11-25%20at%2016_22_15(1).jpeg)