TBMM’ye yapılan başvurudan sonra Av. Tacettin Çolak, şunları kaydetti:
“Meclise sadece milletvekili sıfatı almak için yemin etmeye gelen ve bunun dışında hiçbir faaliyete katılmayan deniz baykal gerek milletvekili maaşlarını, gerekse danışmanlık ve diğer milletvekili ayrıcalıklarını haksız yere almaktadır. Bu, aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeye neden olmaktadır. Deniz Baykal’ın hastalığı elbette insani bir durumdur. Kendisine acil şifalar dileriz.
“AKP İKTİDARI SEYİRCİ KALIYOR”
Aslında bunu Meclis Başkanlığının Anayasa’nın 84’üncü maddesi ve Meclis İç Tüzüğü’nün 138’nci maddesi çerçevesinde 'bir ay içinde beş birleşime katılmayan milletvekilliği düşürülür' şeklinde hükümler uyarınca girişimlerde bulunup, bizim taleplerimizi kendiliğinden karşılayabilirdi. Ama maalesef Deniz Baykal’la AKP iktidarı arasında gayri meşru ilişkiler söz konusudur. Bunun en son gündeme geleni de Antalya Kaş Çukurbağ Yarımadası’nda kendisi ve yakınlarına elde etmiş olduğu arazi vurgunudur. Dolayısıyla AKP’ye gerek ana muhalefet partisi liderliği döneminde gerekse sonraki süreçte ciddi anlamda hukuk dışı katkılarda bulunan Deniz Baykal’ın hiçbir milletvekilliği çalışması görevi yürütmeden milletvekilliği ayrıcalıklarından yararlanmasına AKP iktidarı da seyirci kalmaktadır.
“AYNI ZAMANDA SUÇTUR”
Halkın Kurtuluş Partisi, tüm haksızlıklar, hukuksuzluklar ve adaletsizlikler karşısında olduğu gibi bu olayda da kamunun hakkını, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak için harekete geçmiştir. Çünkü Millet Meclisi’nin bütçesi halkın vergilerinden oluşmaktadır. Tüm halkın alınteriyle oluşan vergilerden bir kişinin sebepsiz zenginleşmesine neden olunması aynı zamanda da suçtur, hukuk dışı bir davranıştır. Bunun için harekete geçtik.”
“MİLLETVEKİLLİĞİNDEN ÇEKİLMESİ ETİK OLURDU”
TBMM Başkanlığı’na verilen dilekçede ise şu ifadeler kullanıldı: “Deniz Baykal’ın rahatsızlığı tabi ki her insanın başına gelebilecek insani bir durumdur. Sağlığına kavuşması yönündeki temennilerimizle birlikte kendisine acil şifalar dileriz. Ancak Deniz Baykal’ın, seçim öncesinde var olan ve hâlâ devam etmekte olan sağlık sorunları nedeniyle meclisteki milletvekilliği görevini ifa edemediği açıktır. Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir. Deniz Baykal; zaten yıllardır milletvekillerine sağlanan tüm hak ve ayrıcalıklardan yararlanmaktadır. Sağlık giderleri de devlet tarafından karşılanmaktadır. Milletvekilliği görevini yapamayacak kadar sağlık sorunları olan birisinin daha başta aday olmaması ya da aday yapılmaması gerekirdi. Seçildikten sonra da sadece yemin dışında meclise hiç gelmeyen bir milletvekilinin kendiliğinden çekilmesi ya da partisi tarafından bu çekilmenin sağlanması etik bir davranış olurdu. Üç yılı aşkın sürede ne anılan kişiden ne de partisinden böyle bir davranış gelmeyince kamuyu savunmak müvekkil partiye düşmüştür.”
E-Gazetem.com
“Meclise sadece milletvekili sıfatı almak için yemin etmeye gelen ve bunun dışında hiçbir faaliyete katılmayan deniz baykal gerek milletvekili maaşlarını, gerekse danışmanlık ve diğer milletvekili ayrıcalıklarını haksız yere almaktadır. Bu, aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeye neden olmaktadır. Deniz Baykal’ın hastalığı elbette insani bir durumdur. Kendisine acil şifalar dileriz.
“AKP İKTİDARI SEYİRCİ KALIYOR”
Aslında bunu Meclis Başkanlığının Anayasa’nın 84’üncü maddesi ve Meclis İç Tüzüğü’nün 138’nci maddesi çerçevesinde 'bir ay içinde beş birleşime katılmayan milletvekilliği düşürülür' şeklinde hükümler uyarınca girişimlerde bulunup, bizim taleplerimizi kendiliğinden karşılayabilirdi. Ama maalesef Deniz Baykal’la AKP iktidarı arasında gayri meşru ilişkiler söz konusudur. Bunun en son gündeme geleni de Antalya Kaş Çukurbağ Yarımadası’nda kendisi ve yakınlarına elde etmiş olduğu arazi vurgunudur. Dolayısıyla AKP’ye gerek ana muhalefet partisi liderliği döneminde gerekse sonraki süreçte ciddi anlamda hukuk dışı katkılarda bulunan Deniz Baykal’ın hiçbir milletvekilliği çalışması görevi yürütmeden milletvekilliği ayrıcalıklarından yararlanmasına AKP iktidarı da seyirci kalmaktadır.
“AYNI ZAMANDA SUÇTUR”
Halkın Kurtuluş Partisi, tüm haksızlıklar, hukuksuzluklar ve adaletsizlikler karşısında olduğu gibi bu olayda da kamunun hakkını, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmak için harekete geçmiştir. Çünkü Millet Meclisi’nin bütçesi halkın vergilerinden oluşmaktadır. Tüm halkın alınteriyle oluşan vergilerden bir kişinin sebepsiz zenginleşmesine neden olunması aynı zamanda da suçtur, hukuk dışı bir davranıştır. Bunun için harekete geçtik.”
“MİLLETVEKİLLİĞİNDEN ÇEKİLMESİ ETİK OLURDU”
TBMM Başkanlığı’na verilen dilekçede ise şu ifadeler kullanıldı: “Deniz Baykal’ın rahatsızlığı tabi ki her insanın başına gelebilecek insani bir durumdur. Sağlığına kavuşması yönündeki temennilerimizle birlikte kendisine acil şifalar dileriz. Ancak Deniz Baykal’ın, seçim öncesinde var olan ve hâlâ devam etmekte olan sağlık sorunları nedeniyle meclisteki milletvekilliği görevini ifa edemediği açıktır. Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir. Deniz Baykal; zaten yıllardır milletvekillerine sağlanan tüm hak ve ayrıcalıklardan yararlanmaktadır. Sağlık giderleri de devlet tarafından karşılanmaktadır. Milletvekilliği görevini yapamayacak kadar sağlık sorunları olan birisinin daha başta aday olmaması ya da aday yapılmaması gerekirdi. Seçildikten sonra da sadece yemin dışında meclise hiç gelmeyen bir milletvekilinin kendiliğinden çekilmesi ya da partisi tarafından bu çekilmenin sağlanması etik bir davranış olurdu. Üç yılı aşkın sürede ne anılan kişiden ne de partisinden böyle bir davranış gelmeyince kamuyu savunmak müvekkil partiye düşmüştür.”
E-Gazetem.com