Birkaç gündür telefonsuz yaşıyorum.
Telefonum sekreterime emanet ettim.
Yarın akşama kadar telefonsuzum.
Lütfen dostlarım kusuruma bakmasın.
O kadar çok çaldı, o kadar çok arayan oldu ki, Habertürk’ten ayrılığımın ertesi günü telefonu Gülay’a bıraktım.
Yanıt veremediğim herkesten özür diliyorum.Bir yandan da fatihaltayli.com.tr’yi eli yüzü düzgün hale getirmeye çalışıyoruz.
Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur misali, bizim internet sitesi de pek bir fena olmuş. Eski yüzlü, ilkel bir hale gelmiş. Onu da birkaç güne düzelteceğiz inşallah.
Mail atıp, “Abi, internet siteni yeniden yapalım. Para pul istemeyiz” diyen sevgili okurlara da teşekkürler. İyi ki varsınız…
Bu arada ben de birkaç günlüğüne İstanbul dışına kaçtım, sevdiğim dostlarımla.
Tabii boş da durmuyoruz.Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2. Tur yaklaşırken siyasetten uzak durmak mümkün değil.
Böyle bir zamanda siyasete bulaşmamak nerede ise vatana ihanet ile eşdeğer.
Geçen pazartesi sabahından bu yana sürekli bir seçimde hile, aslında biz kazandık, oylar çalındı, yarım puan fark olsa kendini Cumhurbaşkanı ilan ettirmez miydi gibi bir muhabbet muhalifler arasında dönüyor.
Bir 15 gün daha umutlu olabilmek için buna inanmaya hazır büyük bir kitle var. Hatta ben bile o kitleye dahil olmak istiyorum.
İyi de durum gerçekten bu mu!
Bu meseleyi CHP içindeki “Gerçekçi” birkaç isimle konuştum geçtiğimiz günler içinde.
İlk öğrendiğim, seçim gecesi CHP’nin gerçekten patladığı idi.
Sayım başladığında AA verilerinin aksine gerçekten Kemal Kılıçdaroğlu önde görünüyormuş.
Ancak kısa bir süre sonra durum eşitlenmeye başlamış.
CHP’ye gelen veri akışı ise yavaşlamış.
“Hile var mı yok mu bir şey söyleyemem. Ama bizim sistemin çalışmadığını ve CHP’nin sandık başında iyi organize olmadığını kesinlikle söyleyebilirim. Altılı masanın toplamı, sandık başında bir AKP etmedi. Bu kesin” dedi ilk konuştuğum kişi.
Daha sonra CHP içinde en güvendiğim, hatta bu konuda tek güvendiğim kişi ile konuştum.
“Fatih Bey, çiçek böcekle, kalple, hanımcılıkla bu kadar olurdu, o kadar oldu.” dedi.
Konuştukça sinirlendi.
“Ben size açık söyleyeyim. Seçimi bizden hile ile falan çalmadılar. Muhakkak bir miktar oy çalmışlardır ama o çaldıkları bizim kazandığımız seçimi bizden alacak kadar çok değildir. Bir puandır, belki iki puandır. Ama samimi olarak söylüyorum, ilk tur yarışını önde bitiren Recep Tayyip Erdoğan’dır. Belki 1 puan, belki 2 puan, belki 3 puandır ama önde bitirdiği kesindir. Biz ilk tur başarısızlığımıza kılıf aramayalım. Bu dönemde pozitif kampanya yaptık. Karşı taraf ise hiç yapmadığı kadar negatif bir kampanya. Onların kampanya tuttu bizimki tutmadı. Şimdi bunu düzeltmek için 10 günümüz var.” dedi.
Doğrusu duyduklarım çok hoşuma gitti diyemem ama memnun etti.
CHP’de ilk defa biri soruna doğru teşhis koyuyordu.
Doğru tedavi ancak doğru teşhisten sonra olabilirdi.
Mesele ise tedavi için sürenin yeterli olup olmadığı ve tabii hastanın teşhisi kabul edip etmeyeceği ve doktorun tavsiyelerine uyup uymayacağı idi.
***
Oy kimden çalınır
Peki seçimde hiç oy kaydırma, oy çalma olmadı mı!
Olmaz mı…
Seçim bu.
Fırsatını bulan çalar.
Herkes herkesten çalmaya çalışır.
Elimde onlarca video var.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinden yollanmış.
Mesela Muş’tan.
MHP’li bir görevli isyan ediyor Muş’ta.
“Abi oylarımız çalınıyor, biz daha seçim kurulu önünde kuyruktayız, seçim sonucu açıklandı. Lütfen bize destek ol” diye seçim sabahı kayıt üzerine kayıt yolladı.
Oylarını çalmakla suçladığı parti Yeşil Sol veya CHP değil, Ak Parti’yi ve Ak Parti’nin adayını, yani ittifak ortağını suçluyor.
Anlayacağınız Türkiye’de artık seçim bu demek.
Çalabilen çalıyor.
Fırsat bulursa ortağından bile çalıyor!
***
Kandil’in kaşarları
Bilmem sizin dikkatinizi çekiyor mu ama birbirine çok yakın olduğu düşünülen iki oluşumun, Cumhurbaşkanlığı sicimi ile ilgili taban tabana zıt bir tavrı var.
Meseleye akıl gözü ile baktığınız zaman bu tavır farklılığını görüyorsunuz.
HDP yani Kürt siyasetinin legal partisi, çok açık biçimde Kemal Kılıçadroğlu’nu destekliyor.
Bunu da açık açık söylüyor, açık açık yapıyor.
Kürt siyasetinin diğer tarafı ise yani Kandil’deki “Eski” oluşum ise ilgin bir tavır sergiliyor.
Sözde Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini söylüyor ama özde tam tersini yapıyor.
Dikkat edin seçim sürecinin başından beri Kandil’deki “Kaşar teröristler” neredeyse her gün bi “Kılıçdaroğlu’na destek” açıklamaları yapıyorlar.
Bir duran Kalkan, bir Murat Karayılan, kim varsa toptan.
Onlar destek veriyor, dakikalar sonra iktidar yanlısı medya “Kandil’den tam kadro Kılıçdaroğlu’na destek” manşetleri geliyor.
Onlar açıklama yapıyor, anında iktidar medyası “Kandil’den Bay Kemal’a ikinci tur desteği” diye haberler başlıyor.
Peki sizce 40 yıldır terör yöntemiyle de olsa Türk siyasetinin içinde olan bu “Kaşarlanmış teröristler” yaptıkları açıklamaların burada, Türkiye’nin bugünkü siyasi ortamında kime yaradığını ve kime yarayacağını anlamayacak kadar “Beyinsiz” ya da “Ahmaklar” mı!
Tabii ki değiller.
Çok açık ki, Kandil Türkiye’de mevcut statükonun sürmesini istiyor.
Nedenini merak ediyorsanız, Suriye’nin Kuzey’ine bakın.
Orada eskiden olmayan şimdi olan ne varsa onun orada kalması Kandil’deki lider kadronun istediğidir.
Onun yolu da bugünkü durumun yarında aynı kalmasıdırl
***
Haberin var mı!
Bu arada unutmadan hatırlatayım.
Komşumuz Suriye’nin lideri Beşar Esad var ya…
Dün Arap Birliği Liderler Zirvesinde idi.
Kürsüden Arap liderlere seslendi.
Esad’ı 12 yıldır katılamadığı zirveye davet eden ise Suudi Arabistan Kralı oldu.
Hani şu bizim Merkez Bankası’na 5 milyar dolar yatıran ve bizden Kaşıkçı cinayeti dosyasını alan Suudi Arabistan Kralı.
Çok milli olduğunuzu söyleyip beni güldürüp duruyorsunuz ya, haberiniz olsun.
Çünkü bizim haberimiz var.
***
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ!
Haklı çıktığımıza üzülmek zorunda kalmadığımız zaman.
Telefonum sekreterime emanet ettim.
Yarın akşama kadar telefonsuzum.
Lütfen dostlarım kusuruma bakmasın.
O kadar çok çaldı, o kadar çok arayan oldu ki, Habertürk’ten ayrılığımın ertesi günü telefonu Gülay’a bıraktım.
Yanıt veremediğim herkesten özür diliyorum.Bir yandan da fatihaltayli.com.tr’yi eli yüzü düzgün hale getirmeye çalışıyoruz.
Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur misali, bizim internet sitesi de pek bir fena olmuş. Eski yüzlü, ilkel bir hale gelmiş. Onu da birkaç güne düzelteceğiz inşallah.
Mail atıp, “Abi, internet siteni yeniden yapalım. Para pul istemeyiz” diyen sevgili okurlara da teşekkürler. İyi ki varsınız…
Bu arada ben de birkaç günlüğüne İstanbul dışına kaçtım, sevdiğim dostlarımla.
Tabii boş da durmuyoruz.Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2. Tur yaklaşırken siyasetten uzak durmak mümkün değil.
Böyle bir zamanda siyasete bulaşmamak nerede ise vatana ihanet ile eşdeğer.
Geçen pazartesi sabahından bu yana sürekli bir seçimde hile, aslında biz kazandık, oylar çalındı, yarım puan fark olsa kendini Cumhurbaşkanı ilan ettirmez miydi gibi bir muhabbet muhalifler arasında dönüyor.
Bir 15 gün daha umutlu olabilmek için buna inanmaya hazır büyük bir kitle var. Hatta ben bile o kitleye dahil olmak istiyorum.
İyi de durum gerçekten bu mu!
Bu meseleyi CHP içindeki “Gerçekçi” birkaç isimle konuştum geçtiğimiz günler içinde.
İlk öğrendiğim, seçim gecesi CHP’nin gerçekten patladığı idi.
Sayım başladığında AA verilerinin aksine gerçekten Kemal Kılıçdaroğlu önde görünüyormuş.
Ancak kısa bir süre sonra durum eşitlenmeye başlamış.
CHP’ye gelen veri akışı ise yavaşlamış.
“Hile var mı yok mu bir şey söyleyemem. Ama bizim sistemin çalışmadığını ve CHP’nin sandık başında iyi organize olmadığını kesinlikle söyleyebilirim. Altılı masanın toplamı, sandık başında bir AKP etmedi. Bu kesin” dedi ilk konuştuğum kişi.
Daha sonra CHP içinde en güvendiğim, hatta bu konuda tek güvendiğim kişi ile konuştum.
“Fatih Bey, çiçek böcekle, kalple, hanımcılıkla bu kadar olurdu, o kadar oldu.” dedi.
Konuştukça sinirlendi.
“Ben size açık söyleyeyim. Seçimi bizden hile ile falan çalmadılar. Muhakkak bir miktar oy çalmışlardır ama o çaldıkları bizim kazandığımız seçimi bizden alacak kadar çok değildir. Bir puandır, belki iki puandır. Ama samimi olarak söylüyorum, ilk tur yarışını önde bitiren Recep Tayyip Erdoğan’dır. Belki 1 puan, belki 2 puan, belki 3 puandır ama önde bitirdiği kesindir. Biz ilk tur başarısızlığımıza kılıf aramayalım. Bu dönemde pozitif kampanya yaptık. Karşı taraf ise hiç yapmadığı kadar negatif bir kampanya. Onların kampanya tuttu bizimki tutmadı. Şimdi bunu düzeltmek için 10 günümüz var.” dedi.
Doğrusu duyduklarım çok hoşuma gitti diyemem ama memnun etti.
CHP’de ilk defa biri soruna doğru teşhis koyuyordu.
Doğru tedavi ancak doğru teşhisten sonra olabilirdi.
Mesele ise tedavi için sürenin yeterli olup olmadığı ve tabii hastanın teşhisi kabul edip etmeyeceği ve doktorun tavsiyelerine uyup uymayacağı idi.
***
Oy kimden çalınır
Peki seçimde hiç oy kaydırma, oy çalma olmadı mı!
Olmaz mı…
Seçim bu.
Fırsatını bulan çalar.
Herkes herkesten çalmaya çalışır.
Elimde onlarca video var.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinden yollanmış.
Mesela Muş’tan.
MHP’li bir görevli isyan ediyor Muş’ta.
“Abi oylarımız çalınıyor, biz daha seçim kurulu önünde kuyruktayız, seçim sonucu açıklandı. Lütfen bize destek ol” diye seçim sabahı kayıt üzerine kayıt yolladı.
Oylarını çalmakla suçladığı parti Yeşil Sol veya CHP değil, Ak Parti’yi ve Ak Parti’nin adayını, yani ittifak ortağını suçluyor.
Anlayacağınız Türkiye’de artık seçim bu demek.
Çalabilen çalıyor.
Fırsat bulursa ortağından bile çalıyor!
***
Kandil’in kaşarları
Bilmem sizin dikkatinizi çekiyor mu ama birbirine çok yakın olduğu düşünülen iki oluşumun, Cumhurbaşkanlığı sicimi ile ilgili taban tabana zıt bir tavrı var.
Meseleye akıl gözü ile baktığınız zaman bu tavır farklılığını görüyorsunuz.
HDP yani Kürt siyasetinin legal partisi, çok açık biçimde Kemal Kılıçadroğlu’nu destekliyor.
Bunu da açık açık söylüyor, açık açık yapıyor.
Kürt siyasetinin diğer tarafı ise yani Kandil’deki “Eski” oluşum ise ilgin bir tavır sergiliyor.
Sözde Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini söylüyor ama özde tam tersini yapıyor.
Dikkat edin seçim sürecinin başından beri Kandil’deki “Kaşar teröristler” neredeyse her gün bi “Kılıçdaroğlu’na destek” açıklamaları yapıyorlar.
Bir duran Kalkan, bir Murat Karayılan, kim varsa toptan.
Onlar destek veriyor, dakikalar sonra iktidar yanlısı medya “Kandil’den tam kadro Kılıçdaroğlu’na destek” manşetleri geliyor.
Onlar açıklama yapıyor, anında iktidar medyası “Kandil’den Bay Kemal’a ikinci tur desteği” diye haberler başlıyor.
Peki sizce 40 yıldır terör yöntemiyle de olsa Türk siyasetinin içinde olan bu “Kaşarlanmış teröristler” yaptıkları açıklamaların burada, Türkiye’nin bugünkü siyasi ortamında kime yaradığını ve kime yarayacağını anlamayacak kadar “Beyinsiz” ya da “Ahmaklar” mı!
Tabii ki değiller.
Çok açık ki, Kandil Türkiye’de mevcut statükonun sürmesini istiyor.
Nedenini merak ediyorsanız, Suriye’nin Kuzey’ine bakın.
Orada eskiden olmayan şimdi olan ne varsa onun orada kalması Kandil’deki lider kadronun istediğidir.
Onun yolu da bugünkü durumun yarında aynı kalmasıdırl
***
Haberin var mı!
Bu arada unutmadan hatırlatayım.
Komşumuz Suriye’nin lideri Beşar Esad var ya…
Dün Arap Birliği Liderler Zirvesinde idi.
Kürsüden Arap liderlere seslendi.
Esad’ı 12 yıldır katılamadığı zirveye davet eden ise Suudi Arabistan Kralı oldu.
Hani şu bizim Merkez Bankası’na 5 milyar dolar yatıran ve bizden Kaşıkçı cinayeti dosyasını alan Suudi Arabistan Kralı.
Çok milli olduğunuzu söyleyip beni güldürüp duruyorsunuz ya, haberiniz olsun.
Çünkü bizim haberimiz var.
***
NE ZAMAN İNSAN OLURUZ!
Haklı çıktığımıza üzülmek zorunda kalmadığımız zaman.