“Welfare queen”...Dilimize “refah kraliçesi” diye çevirebiliriz.Ya da “refah dolandırıcısı!”Bu hayali kişilik siyasette; devletin para yardımları sayesinde hiç çalışmak zorunda kalmadan konfor (ve hatta lüks) içinde yaşayan kadını temsil ediyor...Deyimi dünyaya yayan Ronald Reagan oldu; neoliberalizmin kitleler tarafından onaylanması için hayali “refah kraliçesi” metaforunu seçim çalışmasının ana konusu yaptı.Bu subliminal mesajın hedefi açıktı; halkı zenginleştirecek varlıklılar ile değil, toplumu asıl yoksullandıran devletten yardım alan “refah kraliçeleri” ile hesaplaşılmalıydı!Sorunun ana kaynağı, sosyal devletti, devletçilik idi..Ki zamanla “refah kraliçesi” kinayesi -aslında pek de yardım alamayan- siyahi kadınlar için kullanılır oldu! (Bunda şaşılacak bir hâl yoktu; neoliberalizm ırkçılığı-etnisiteyi ideolojisinin omurgası yaptı.)Hatırlayınız; Turgut Özal’ı öven pop iktisatçıların dilinden de “devletten beslenenler” metaforu düşmezdi…Uzatmayayım:Aradan yıllar geçti; yoksulları düşman gösterip zenginleri kollayan ve sosyal güvenlik ağını paramparça eden neoliberalizmin temsilcisi radikal muhafazakar politikacılar arkalarında nasıl bir ABD-Türkiye ve dünya bıraktı? Refah şemasında yoksullar ve zenginler arasındaki gelir dağılımı uçurumu inanılmaz hale geldi. Halk kandırıldığını yıllar sonra anladı. Örneğin:Rakiplerinin “Refah kraliçelerinin koruyucusu” dedikleri Barack Obama buna rağmen başkanlık seçimini kazandı. Rüzgar dönmüş, kitleler yalanı yutmaz olmuştu…*****Neoliberal küreselleşme zamanla iflas etti.Fikir savaşı son buldu; “radikal muhafazakârlık” kaybetti. “Refah kraliçesi” klişesi unutuldu…Neoliberal ideolojinin doğum yerleri (liberalizmin kalesi) İngiltere ve ABD siyasetinde bugün artık “devlet müdahalesinin olmazsa olmazı” tartışılıyor: “Yeni Devletçilik”-“Aman devlet ekonomiden bütünüyle elini eteğini çekmesin!”- “Aman devlet üretimden bütünüyle elini eteğini çekmesin!”-“Aman bize destek çıksın, birlikte büyük şirketler kuralım.” Vs. Vs.1980-2010 döneminde gündemden düşen/çekiciliğini kaybeden devlet kapitalizmi bugün yine gündemdedir.Peki ne oldu da bu noktaya tekrar gelindi: Neoliberalizm salt yoksulları değil, kâr arsızlarını da etkilemeye başladı çünkü. Mesela, ABD’nin en büyüklerinden yatırım bankası Lehman Brothers’ı devlet kurtarmadı mı?Şimdi krize sürüklenen İngiltere’de de “sol iktidar” eliyle benzeri yapılacaktır!Zora düşen özel sektör devletsiz yapamaz; ki neoliberal ilkeleri de elinden çıkarmak istemeyecektir... Bu arada “halkın ağzına bir parmak bal çalacaklar” kuşkusuz…Büyük finans krizinden sonra Obama’nın iktidara geldiğini anımsatırım, değişen bir şey olmadı…*****Yazımı siyasi deyimle noktalayalım:“Köpek düdüğü”...Adını köpeklerin duyabildiği ancak insanların duyamadığı ultrasonik köpek düdüklerinden alıyor.“Köpek düdükleri”, insanları kışkırtmadan çoğunluğa normal görünen ancak belirli şeyleri hedef kitleye ileten örtülü dil için kullanıyor…Terim ilk kez 1990’lar ortasında Avustralya siyasetinde kullanıldı. Başbakan John Howard “Avustralyalı olmayan”, “yaşadışı olanlar” gibi örtük mesajlarla korkuttuğu halkı yanına çekmeye çalıştı!Bu yıl 3,5 milyar seçmen sandık başına gitti/gidecek. Açılan sandıklardaki sonuçlara bakınca genellikle “köpek düdüğünü en iyi öttürenin” kazandığını görüyorum! Kimi buna “sağ parti”, kimi “sol parti” kazandı diyor. Umarım halk kaybetmez!Fransa’da olduğu gibi kitleler son yıllarca sürekli “faşizm tehlikesi” ile korkutuluyor. Sonra da halktan acı fedakarlıklar yapması istenerek, neoliberal uygulamaları aynen sürdürüyorlar!Entelektüel ahlaki siyasete mecburuz. Metafora/mecaza kanmayınız…Soner YalçınE-Gazetem.com
Aktüel
Yayınlanma: 11 Temmuz 2024 - 13:35
"Sağ mı kazandı, sol mu" kazandı
Köpek düdüğüne aman dikkat... "Sağ mı kazandı, sol mu" kazandı.
Aktüel
11 Temmuz 2024 - 13:35