Anasayfa
  • e-dergim
  • Gündem Sokakta
  • Yaşam
    İzmir'in yaşam ustaları
  • Politika
  • Ekonomi
  • Spor
  • Sağlık
  • Ayaküstü Sohbet Kültür-Sanat
  • Ara
SON DAKİKA:
18:45
"BİZ, YAĞMURDAN SONRA DEĞİL, ÖNCE ÇİZME GİYİYORUZ"
18:18
13 YAŞINDAKİ KARABULUT BARCELONA'YA TRANSFER OLDU
17:48
"İNANMANIZI VE GÜVENMENİZİ İSTİYORUZ"
17:12
"EN GEÇ 2 YILDA SURİYE'YE GÖNDERECEĞİZ"
16:34
ERDOĞAN, LVİV’DE ZELENSKİ İLE BİR ARAYA GELDİ
16:07
"SEKTÖRE ÇOK BÜYÜK ZARARI OLDU"
15:36
EURO'DA YÜKSELİŞE GEÇTİ
15:17
TÖREN İLE AÇILDI
14:52
"ANKARA'YA GELME DÖNEMİ KAPANDI"
14:31
"OFİS, KONUTA DÖNÜŞTÜRÜLECEK"
14:10
TRANSFER GİRİŞİMİ
13:45
CİHAN BEBEK İÇİN YENİDEN RAPOR İSTENDİ
12:47
“İŞİN ÖZÜ ÜRETİMDEN BAŞLAYAN GİRDİ MALİYETLERİ”
12:11
“EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, POLİSİN MAAŞ PROMOSYONUNA MI GÖZ DİKTİ?”
11:42
“KADIN AÇTIRMAYACAK, ELLETTİRMEYECEK”
11:09
VALİ ACI BİLANÇOYU DUYURDU
10:39
114 GÖÇMEN KURTARILDI
10:13
GÖZLER SAAT 14’TE
09:43
“MÜZİK YASAĞI YAŞAM TARZINA MÜDAHALEDİR!”
09:30
"KULÜPLER YERLİ VE MİLLİ KALSIN"
09:13
"BAZI İSİMLER TAKDİR EDİLMELİ"
09:07
"FİYATLARIN DÜŞMESİNİ SAĞLAYAN DÜZENLEME YAPMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?"
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Hakiyan Öztekin
  3. DUYUN SESİMİZİ
14 Ocak 2022 - 09:31

DUYUN SESİMİZİ

14 Ocak 2022 - 09:31
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Hakiyan Öztekin
Hakiyan Öztekin

Merhaba dostlar,

Bugün cümlelerimde dolar yok, euro yok, faiz yok, zamlar yok. Yıllar öncesinde benim de içinde bulunmak zorunda kaldığım ve çok şükür ki fikri ve dünyası aydınlık birkaç genç elele verip kurtulabildiğimiz, ülkemizin çok daha vahim bir konusu var satırlarım arasında. Bu konu benim ve birkaç arkadaşımın mücadele ile galip geldiği ama binlerce genç ve çocuğumuzun içinden çıkamadığı örgütlenmiş yok edici bir yapının hikayesidir.

Şimdi size desem ki; şu an başınıza bir naylon poşet geçirin bakalım ne kadar süre hayatta kalmayı başaracaksınız, ne dersiniz var mı fikri olan ? Üstelik bu süreye yaşamak adını verebilecek misiniz?
Bugün içim hüzün, bugün nefessizim, yorgunum, öfkeliyim. Sürekli tekrarları yaşadığı halde, toplumun tepkisizliği nedeniyle içim içime sığmıyor. Üzerinden birkaç gün geçti ama bugün bizim için bugünün adı  ENES KARA olsun. Yaşadıklarını, yaşamak isteyip yaşayamadıklarını, hissettikleri ama kimseye dillendiremediği gerçekleri anlattığı görüntüleri, büyük bir suçluluk, öfke, isyan ve adını tanımlayamadığım duygular içinde izledim. Hayatının baharında, pırıl pırıl, yaşama dair mükemmel beklentileri olması gereken çağda hayata küsen, geleceğinden umudunu yitirmiş gencecik evladımızı boğazım düğümlenerek izledim. Gencecik bir yürek, bir melek henüz 19 yaşında uçup gitti aramızdan. Gecenin sabaha yöneldiği saatlerde, kaygılar ve çaresizlik içinde kaydetmiş konuşmasını. İbret olsun istemiş sanki bu hiçliği ona yaşatan topluma. Stresten, geleceğe dair kaygılarından, bugünün hiçliğinden bahsediyor. Başarılı bir beyin ki tıp fakültesini kazanmış. (Evladı tıp fakültesinde okuyan bir baba olarak, Enes’in mesleğine ve mesleğindeki geleceğe ilişkin kaygılarını daha sonraki yazılarımda ele alacağım. İşin o tarafı çok başka bir konu.)

Üniversiteyi kazandığında ailesinin zoruyla cemaat yurduna yerleştirildiğini söylüyor Enes. (İktidara mensup bir kişi açıklamasında Enes’in Kredi ve Yurtlar Kurumu’na ait hiçbir başvurusuna rastlanmadığı açıklaması yapıyor. Sanki Enes başvurdum da çıkmadı ya da sıra gelmedi diyormuş gibi. Tabi şu da bir gerçek ki devlete ait KYK Yurtlarının sayısı ve kapasite yetersizliği de ortada, öğretim yılı başladığından beri bu konudaki öğrenci eylemlerini de izliyoruz. Neyse bu konuyu da ayrı bir güne bırakalım.)

Cemaat yurdunda kalmaya başladıktan sonra nasıl bir baskı altında kaldığını, psikolojik olarak nasıl bir yokluk-kaybolmuşluk içinde olduğunu, özgür olmadığını, dipsiz bir kuyuda hızla yok olduğunu anlatıyor Enes. Yaşadıklarını kimseye anlatamadığını, ailesine dahi  bu durumdan söz edemediğini belirtiyor. İnanca dayalı olarak üzerinde oluşan baskıyı, yılgınlığı, kişisel olarak hiçleştiğini anlatıyor. Cümleleri ve sonuçta geldiğimiz nokta üzülerek söylüyorum ama ne yazık ki içinde yaşadığımız toplumun bir gerçeğidir. Gençlerimizin azımsanmayacak bir kesiminin içinde bulundukları durumun acı ve gerçek yansımasıdır. Yaşananlar günümüzün değil yıllardır süregelen yanlışların ve bu yanlışlara karşı üç maymunu oynayan toplumun getirisidir.  Nasıl bu kadar kesin yorum yapabiliyorum, böyle bir yargıya varabiliyorum diye soranlarınız olabilir. Biliyorum çünkü, yazıma başladığım satırlarda  belirttiğim üzere cemaat denen bu örgütlü yapının içinden, üniversite hayatımın ilk yılında geçmiş ve benzer olayları yaşamış bir kişi olarak net düşünceye sahibim.
Evet, cemaat denilen yapıların yurtlarında ve evlerinde kendinizi yalnız hissediyorsunuz, çaresiz, unutulmuş hissediyorsunuz. Hayatın sadece o kısıtlı alandan ibaret olduğu biat kültürüne ait olmanız gerçeğiyle karşılaşıyor, düşünsel olarak iğdiş edilmek isteniyorsunuz. Aynı düşünce dışında kişilerle görüşemezsiniz, görüşmek isteseniz de ya zamanınız olmaz ya da izlendiğiniz düşüncesi sizi engeller, neticede karşılaşacağınız yaptırımlardan çekinirsiniz, kız arkadaşınız asla olmaz, hatta kızlarla konuşmazsınız.  Yurtta, odanızda izlenme ve hatta dinlenme olasılığınız bile vardır. Enes’in anlattığı gibi sabah namazında kalkarsınız, sonrasında risale-i nur ve diğer dini içerikli kitapları okursunuz veya okuyanı/anlatanı (yurt veya ev imamını) dinlersiniz, . Kahvaltı sonrası okul yoluna düşersiniz, kampüste sizin gibi olanlarla görüşürsünüz, ders bitimi dönüş vakti gelir, akşam yemeği ve akşam namazı sonrası ders çalışmanız için bir ara verilir. Sonrasında yatsı namazını birlikte cemaat olarak kılarsınız, akabinde tekrar dini okuma veya sohbet ortamı hazırlanır. Bazen sohbet sonrasında gece zikir namazları kılınır. Bu süreç böylece her gün sürer gider. Benim fiilen içinde bulunduğum süreçte okulda masa tenisi oynarken kaçan topu bize bir kızın atması nedeniyle topu yıkayıp oynamaya devam edenleri gördüm, akli melekelerini yitirip ağır depresyonla tedavi görenleri, hatta kayıt donduranları gördüm.
Bu ortamda mevcut durum ve öğretiler dışında düşünce yapısına sahip gençler, hayallerindeki dünya ile yaşadıkları dünya arasında sıkışıp kalırlar. Ah o git-geller yok mu, kahreder insanı, koparır hayattan.  Düşünüp de gerçekleştiremiyor olmak, isteyip de ulaşamamak, hayatın realitesinden kopup, iç dünyana hapsolmak, dışarıdaki mevcut dünyayla ters yönde akıp giden zamanın rüzgarında savruluşlar, ruhunun her noktasından aldığın derin yaralar… Kaybolursun, yok olursun, haykırmak istersin sesin çıkmaz, çıksa da duyan olmaz, kişiliğine ait olmayan bir rüzgarın güdümündesindir artık. Gelecek için yapılan hayaller, hayata, arkadaşlığa, dostluğa, aileye, aşka dair  tüm düşüncelerin erozyona uğrar. Okul, zikir ve şükür arsında sıkıştırılmış bir hayata doğru önlenemez sürüklenişin hız kazanır.  Kendine ait ne rüzgarın, ne yelkenin, ne de pusulan kalmıştır elinde.   Hayatın, kısıtlanmış boyutlar arasındadır, düşünemez, yorumlayamaz, kurgulayamaz, karar veremez hale gelirsin. Gözlerin fersiz, isteksiz, yorgun, içindeki özlemi bile yansıtmayan  yoksunluktadır. Ruhun sana ait olmayan dipsiz bir kuyudur. Ve sen, sen değilsindir artık.

Bu toplum ve toplumu yönetenler de ders almazlar bu durumdan. Görürler de umursamazlar, görürler de görmezden gelirden, bilirler de işlerine gelmez karşı duruşla duruma müdahil olmak. Yönlendirilebilir ve yönetilebilir bir toplum oluşturmak adına mı etkisizdir yetkisi olanlar! Çocuklar taciz edilir, minik canlara tecavüz edilir, gencecik evlatlarımız sıkıştırıldıkları binalarda yanarak can verir,  gençler hayattan kopar canlarına kıyarlar. Sizin için sadece istatistiksel rakamlardan mı ibarettir yaşananlar, neden kılınız kıpırdamaz, kimden ve nedendir korkunuz ?  Gün gelir 15 Temmuz yaşanır, işte o noktada sesleri çıkar toplumun bir kesiminin ve yönetenlerin. Ya sonra ? Bu tezgahta dokuyanlar değişir, iplikler ve renkler değişir de tezgah hep aynı tezgahtır. Bildiğiniz tezgah başka dokuyanlar elinde, yeni malzemelerle kendi standartlarına uygun bildiği motifleri dokumaya devam eder. Çocuklar gönderilir yine bu tezgahlara, gençler kaderlerine terk edilir. Benim gibi şanslı olup elele tutup kolkola girebileceği birkaç cesur arkadaşı olanlar, hayatın akışına yeni bir yön vermek için mücadele vererek kendi benliklerine kavuşabilirler. Ama ya kalanlar? Dün adları Zeki’dir, Mahmut’tur, bugün Enes, yarın ise kim bilir kim olacak?
Gençliğine sahip çıkamayan toplumlar nasıl bir gelecek kurmayı planlar veya bu yapıdaki toplumların geleceği ne olur ? Böylesi çıkmaz yolda devam ettikleri sürece, ne gençlik kalır elde, ne inanç, ne ahlak ne de gelecek.
 Duyun bu sesi artık yurdumun insanları ve yöneticileri. Kıymayın çocuklarımıza, gençlerimize, yok etmeyin geleceğimizi.
Ateş gibi gençler, müthiş beyinler yok olmasın ya da göçüp yurt dışına gitmesin. Yurdumuzda ‘’yurtsuz’’ kalmasınlar, sahip çıkın. Yurdumuzdaki bilim kurumlarında kabul edilmeyen projeleri yurt dışında birincilik kazanıyor, ABD sahip çıkıyor, üniversitelerinde eğitim ve gelişim sunuyor, NASA’da yer veriyor, yetiştiriyor. Ya da yurt dışındaki Türk bilin insanları günümüz salgınının aşısını buluyor. Neden burada, benim yurdumda olmuyor bunlar. Ve bunlar olmuyor da neden Enes’ler hayatına son veriyor  yurdumda?
Bırakın hurafeleri bir yana, gençlerimiz hayallerini kursunlar, hayallerinin peşinden gitsinler, düşünmelerine, üretmelerine izin verin, destek olun, maddi olanak sağlayın, yollarını açın. Bu çocuklar, bu gençler bizim, engel olun gözyaşlarının akmasına.
Satırlarıma başlarken söylediğim gibi, geçirin başınıza bir naylon poşet, bakalım ne kadar süre yaşamayı başaracaksınız!
Bırakın fikri hür, vicdanı hür yetişsin nesillerimiz. Çocuklarımıza, gençlerimize kıymayın efendiler, Enes’lerimiz yitip gitmesin.

 

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x
Bülent saban
7 ay önce

Benim iki çocuğumda üniversite bitirdi devlet yurdu çıkmadı ama tarikat yurtlarında yer çok üniversite de tanıtım yapıyorlar maddi durumun iyi değilse muhakkak seni kapıyorlar ondan sonrası malum Enes in yaşadıklarını bire bir yaşıyorlar ayrılabilenler ayrılıyor ayrılamayanlar maalesef oradaki kurallara uymak zorunda kalıyor devletin asli görevi sadece üniversite yapmak değil bir tane öğrenci açıkta kalmayacak şekilde barınma ihtiyacını sağlamak o zaman tarikat yurtları boşalır Özgür düşünen araştıran öğrenciler yetiştirirse bu ülke kalkınır biatçı değil

Cevapla
Beğen (2)
Beğenme (0)

Yazarın Diğer Yazıları

  • KORKMA - 05 Mayıs 2022
  • KaDeVe 2 - 18 Şubat 2022
  • KaDeVe - 14 Şubat 2022
  • TRUVA - 11 Şubat 2022
  • İLLÜZYON: - 04 Şubat 2022
  • KARNELERİ ALDIK - 28 Ocak 2022
  • ŞAKA MI BU ? - 07 Ocak 2022
  • YAŞADIK BE KARDEŞİM ! - 01 Ocak 2022
  • AKLIMDA DOLU SORULAR ? - 24 Aralık 2021
  • UYSA DA UYMASA DA !!! - 17 Aralık 2021
  • ÇİN İŞİ !!! - 10 Aralık 2021
  • Öğün azalt ki yaşam sürsün ! - 03 Aralık 2021
  • YA TUTARSA !!! - 26 Kasım 2021
  • Ne Olacak Bu Doların Hali - 19 Kasım 2021
  • Gezi 7 Yaşında! - 05 Haziran 2020
  • Gökyüzünde kara bulutların rengi değişecek mi ? - 11 Mayıs 2020
  • Anlamın İnşası - 27 Nisan 2020
  • Ölümün âdil olması için Hayatın âdil olması lâzım - 08 Nisan 2020
    Köşe Yazarları
    Hakiyan Öztekin
    Hakiyan Öztekin
    KORKMA
    OKULLAR AÇILIYOR, ÇOCUĞUNUZUN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ HAZIR MI?
    Ecz. Özlem Selamoğlu Özgen
    OKULLAR AÇILIYOR, ÇOCUĞUNUZUN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ HAZIR MI?
    Var Olma Meşalesinin Yakıldığı Gün
    Tuğçe Yerdelen
    Var Olma Meşalesinin Yakıldığı Gün
    Çok Okunan Haberler
    11 İLİN EMNİYET MÜDÜRÜ DEĞİŞTİ
    11 İLİN EMNİYET MÜDÜRÜ DEĞİŞTİ
    4 BÜYÜKLÜĞÜNDE
    4 BÜYÜKLÜĞÜNDE
    “DAYANIŞMANIN KAÇINILMAZ OLDUĞUNU GÖRDÜK”
    “DAYANIŞMANIN KAÇINILMAZ OLDUĞUNU GÖRDÜK”
    Ana Sayfa
    e-dergim
    Gündem Sokakta
    Yaşam
    Politika
    Ekonomi
    Spor
    Sağlık
    Ayaküstü Sohbet
    Kültür-Sanat
    Foto Galeri
    Video Galeri
    Köşe Yazarları
    Günün Haberleri
    Arşiv
    Gazete Arşivi
    Anketler
    Hava Durumu
    Gazete Manşetleri
    Nöbetci Eczaneler
    • AKTÜEL
    • Dış Haberler
    • Ekonomi
    • Gündem
    • Kültür-Sanat
    • Politika
    • Sağlık
    • Spor
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
    • Köşe Yazarları
    • Günün Haberleri
    • Arşiv
    • Gazete Arşivi
    • Anketler
    • Hava Durumu
    • Gazete Manşetleri
    • Nöbetci Eczaneler
    Google Play
    ücretsiz indirin

    sanalbasin.com üyesidir

    • Rss
    • Künye
    • İletişim
    • Çerez Politikası
    • Gizlilik İlkeleri

    Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
    İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.

    Yazılım: Tumeva Bilişim