Ekonomi piyasalarında günlük en çok konuşulan konu faiz ve döviz. Merkez Bankası (MB) faiz oranını 100 baz puan daha indirdi ve yazımı hazırladığım sırada ABD Doları 11 TL sınırını geçti. Kahvede sokakta insanların aklında, dilinde aynı soru, konuşulan aynı konu; ne olacak bu doların sonu ?
Ekonomi yönetimi tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında abartılacak bir durum yok hatta her şey yolunda ve kontrol altında. Rahmetli Çetin Altan’ın söylemiyle ‘’enseyi karartmayın’’ diyorlar millete. Hani, tamam enseyi karartmayalım da markette, pazarda torba dolmadan 200 TL’lik banknot kayboluyor cebimizden, aman diyorsun tırnakçı mı var markette veya pazar yerinde!
Yazdıklarıma baktığımda ekonomi yönetiminin açıklamaları için yıllar önce Prof. Dr. Osman Altuğ hocamızın nüktedan tanımlaması geliyor aklıma; ‘’Büyüklere Masallar’’
İşin özünde gerçeği öğrenmek için okuyup araştırmak yerine dinleyerek kulaktan dolma bilgileri tercih eden ahalimizin yanlış tercihi vardır. Bu tercihlerini değiştirmedikçe nafile feryatları da sonuç vermeyecektir.
Devletin birçok kurumunun resmi sitelerinde veriler, rakamlar ve grafiklerle ortaya konmaktadır. Ahaliye düşen ise bu verileri incelemek ve değerlendirmektir. Elbette ekonomi ve mali bilgileri bu yorumlamayı olanaksız kılanlar için biz köşemizde açıklayacak, aklımız erdiği ve klavyemiz izin verdiğince bilgi vermeye çalışacağız. Bugün güncel duruma ait genel bir giriş yapmaya çalışırken devlet verileri üzerinden değerlendirme yapmaya özen göstereceğim.
Son süreçte sürekli Merkez Bankası başkanları değişiklikleri ile birlikte iki büyük hata yapılmış ve yapılmaktadır:
- Üstüste gelen MB faiz indirim kararlarıyla faiz oranları enflasyon oranının altında kalmış bu da piyasa dinamiklerini olumsuz etkilemiştir.
- MB tarafından sürekli para basımı ayrı bir sıkıntı olarak önümüze çıkmaktadır. Bankamatikten para çekerken dikkat ediniz banknotlar gıcır gıcır, sürekli yeni para basımı var
MB sitesinde yer alan veriler ve bu verilere ilişkin grafiklerde geçmişten günümüze şöyle bir gerçeklik göze çarpıyor;
2020 Ocak ayında ülkemizde dolaşımda olan toplam para (banknot+metal para+vadesiz mevduatlar) miktarı yaklaşık 731 milyar TL
2021 Kasım ayında bu miktar 1.581 milyar TL’ye çıkmış. Yani 22 ayda dolaşımdaki para miktarı 850 milyar TL (%160) artmış
Tamam dolaşımdaki para miktarı artmış da halkın cebindeki para artmış mı ? Yok artmamış azalmışsa ‘’şeytan bunun neresinde’’. Cevap belli; ENFLASYON. TÜİK (Türkiye İlizyon Kurumu)na göre değil çarşı Pazar fiyatlarına göre gerçek enflasyon. Normal şartlarda ekonomilerde para basımı doğaldır. Ancak basılan paranın bir karşılık içermesi gerekir; üretime, yani büyümeye, yani işsizliğin azalmasına dönüşmüş mü ona bakmak gerekir. Bu verilerde olumlu yönde bir gelişme yoksa basılan bu paralar nereye gidiyor ? Diğer bir soruyla MB neden para basıyor ? Devletin topladığı vergiler ve borçlanmalar giderlere yetmiyor ne yazık ki.
2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Sistemi fiilen başladığında yine MB ve Maliye Bakanlığı (MB) verilerine göre ülkenin topllam borç (iç+dış) miktarı 1 trilyon TL iken, 2021 yılı toplam borç miktarı 2.2 milyar TL olmuş. Yani milletçe borcumuz 1.2 trilyon TL artmış. Dolayısı ile bu borç yüküne hiçbir şekilde karşılık dayanmıyor. Ülkemizin içine girmiş olduğu sarmal ne yazık ki koşulları olumsuz bir yöne doğru sürüklüyor. Bu konudaki şikayetleri iş dünyası ve STK’lar artık üst perdeden dile getiriyor.
İlk yazımda sizleri karamsarlığa itmek istemiyorum ama devletin resmi verileri bunları söylüyor. Gelecek yazılarımda yine devletin resmi verileri üzerinden size bilgi vermeyi sürdüreceğim. Sözlerimi Fuzuli’nin bir sözü ile bitireyim: ‘’Sussam gönül razı değil, söylesem kar etmiyor’’