14 Şubat Sevgililer Günü sadece sevgililerin bir araya gelip kutlama yaptığı bir gün değil, aynı zamanda da bir “sevgi” günüdür. Çoğu kadın aşkı ve sevdayı şiirlere, öykülere, resimlerle ifade eder.
Sevgi dolu bir toplum inşa etmenin mümkün olduğunu ve yaşamın her alanında aşkın olduğunu ifade eden pek çok kadınla yolun kesişti. Hatta olanların “Sevgi dolu bir dünyada yaşamak istiyoruz” diye haykırmalarını duydum kaç defa…
Uzun yıllar vekil öğretmenlik yapmış, şimdi ise tekrar okumaya başlamış, edebiyat ve felsefeye gönül veren Fatmagül Çohadar ile daha önceden görüştüğümde söyledikleri yüreğimde yer etti.
Fatmagül Çohadar, şöyle demişti: “ Aşk olmadan insan hiçbir işte başarılı olamaz, bırakın okumayı, bir bardak kahvenin tadı bile alınmaz. İnsanda aşk olmalı, içinde heyecan olmalı. Okuma aşkı olur, işine duyduğu aşk olur. Bir işi aşkla yapmak güzeldir. Vekil öğretmenliğimi de aşkla yaptım. Tüm işinizi aşkla yaparsanız, aşkla meşgul olursanız ömrünüz de öyle gider.
“Ruhu yaralamamak gerekir”
Bakıyorum ki insanlar hayatlarını fanusun içinde yaşıyor. İnsanlar hayatlarına ışık katamıyorlar. Sürekli bir üzüntü. İnsan ruhu çok önemli. Ruhu yaralamamak gerekir. Hayatın sıkıntısını yaşayıp, hep sıkıntısını görüyorlar. Benim hayat felsefem bu değil, hayat yürüyenlerindir. Hiçbir zaman yıkılmamak gerekir. Bir yerde hata yaptık, üzücü şeyler yaşadıysak da ders alıp yolumuza devam etmeliyiz. Bazıları dertleri kendine zevk edinmiş. Bizim insanlarımız arabesk tarzında bir yaşam sürüyorlar. Bizi hayata bağlayacak hedefler olmalı. Yaşama küsmemeliyiz.”
Aşkın ıstırabı
Edebiyata ve sanata ömrünü adayan şair-yazar Fatma Bacara’da, Anadolu’da kadının aşkı yanan yüreği ile yaşadığına dikkat çekmiş ve şunları dile getirmişti:
“‘Sanat uzun hayat kısadır’ zamanımızı doğru kullanarak, üreterek geçirmeliyiz. Ve tüm üretim süreçleri içinde de sevgi olmalı. Yaşadığım toprakların kültürel zenginliği, yapımda var olan duygusal asalet tohumları, heves, istek, aşk, görsel zeka, trajik olaylar zinciri ve çalkantılı bir çocukluk ve çok okumak... Hüznün derin girdabı sarmaz mı kimseyi? Böyle bir günde rüzgârdan ne isteyebilirdim ki? Kimin hayatında dramatik sahneler, ayrılıklar yoktur ki? Giden geri gelir miydi? Gidene sitem nasıl edilirdi? Aşkı öyküde, şiirde, romanda işlemek bence en güzeli…”
Gazeteci-yazar Neslihan Perşembe Kulakoğlu’da Sevgililer Günü’nde kendisini yalnız hissedenlere sesleniyor ve diyor ki ;
Yalnızsan
Yalnızsan sabah uyandığında
Kuş seslerini duyar şenlenirsin
Aynaya bakarsan ayaklarının izinden
O gün kendin için yaşamayı denersin
Denersin çünkü yalnızsan
Kahvaltı etmeyi istersin
Düşlerini verirsin peynir kutusuna
Kapılırsın taze ekmeği dilimlemenin iştahına
Yalnızsan
Zeytinyağını limonla buluşturup
Dalarsın yalnız bir zeytine
Karşılıklı bakışır
Yağan kekiklerin arasına sızarsın…
Sadece Türkiye’de değil, ünü çoktan sınırlarımızı aşan ve son kitabı “Türküler Kan Damlası” ile okurlarına seslenen şair Fatma Aras’ın en sevdiğim şiirlerinden birisiyle hepinizin Sevgiler Günü’nü kutluyorum.
Saklıyım
Yüreğim!
Sana bakmaya korkuyor…
Sanma gözlerim bilmez
Aşktan kılpayı kaçıyor…
Bilirim sevmeyi
Yalnızlığım, acıdan koşuyor…
Sözlerimse beni
Kendimden kaçırıyor
Her sabah sana,
Her gece bana başlıyor.
Kendimi yeni yakalamışken
Bırakamam elimden
İstesem de istemesem de
Aşk beni sana saklıyor.
Çok teşekkür ederim can. Emeğinizi öpüyorum.